Pazartesi, Eylül 6

2 gün demee, hiç belli olmaz abii..


geçen gün okul kaydı dönüşünde, kütahya'ya bağlı simav ilçesindeki kaplıcalara gittik. babam pek sever kaplıcaları, yolumuz üstü diye hemen değerledirmek istedi bu fırsatı (ama ne üstüydü sormayın, 100 km daha gittik kütahya merkezden, o da eder en az 1 saat) . neyse, ramazandan dolayı pek bi insan yoktu, hatta her yerde tadilat vardı. neyse işte, artık gelmişken 1 gün kalalım da gidelim dedik. zaten mis gibi temiz hava, ohh ister yan gel yat, ister göbek at. (yalnız kaplıcanın faydalarına inanmam için saçımın yumuşaması yetti, izmirde kazık gibi oluyor kafa ya, tükürem!)



ertesi gün, gelmişken gezelim düşüncesiyle ilçe merkezine indik, çarşıyı gezdik. ilk dikkatimizi çeken şey, bayağı küçük bir yer olmasıydı. dolandık dolandık yine aynı yere geldik. büyükşehire neden büyükşehir dediklerini yaşayarak anlamış oldum, pek il dışına çıkıp gezmişliğim yoktur (tatil beldeleri dışında) . ikincisi, yemek veren işletmelerin neredeyse hepsi kapalıydı. bizim izmirde herkes normal bir şekilde ha ramazanmış ha değilmiş, "herkesin kendi seçimi kardeşim"deyip, isteyen tutar isteyen tutmaz mantığında olduğundan oruçluya hiç saygı yoktur. olan yerler de belli yerler zaten bilen bilir. neyse işte dedim, vay anasını çoğunluk oruç tutunca böyle oluyormuş demek. anamlar da hemen " ee kızım eskiden böyleydi işte ramazanlar, tutmasa bile insanlar tutanların önünde yemezdi..".vs.


çarşının içinden çektiğim fotolardan bazıları. ilk foto bi kalaycıdan ki nedense beni hep çekiyo böyle şeyler. diğer ikisi abdest alma yerleri. aslında bir tane daha vardı bunlardan, yani 3 taneydi ve hepsi yakın aralıklarla çarşının içinde camiye doğru sıralanmıştı.

son olarak küçücük yerde bir sürü cami olmasıydı. birkaç tanesi de baya eski camilerdi, hatta bir tanesini restorasyon yapıyorlardı.

gezdik, bikaç bişey aldık, sonra sorduk esnafa, nereye gidek görek diye. dediler hisar var, oraya çıkın manzara var. hisar dedikleri yere çıktık. hisar deyince ben eski kale gibi bi yer bekliyom düz mantık :) ama öyle bişey yoktu. aslında varmış da kalmamış gibisinden bişeyler söylediler ama ben pek anlamadım.









aslında bu yazıyı yazmamdaki en büyük sebebe geldik :D hisara çıkınca çocuklar için küçük bi park vardı ve ordaki kaydırak beni benden aldı. eski bi kaydırak olduğu kesin ama çok acayip bişey ya :D bi kere çok uzun ve eni dar. bi kere binmen için çok zayıf olman lazım, şimdinin fast food çocukları dedikleri biraz zor biner. :D bakıp bakıp güldüm ya, adamlar bildiğin otoban esintili bir kaydırak yapmışlar.
anam ne var işte eski kaydıraklardan gibisinden konuştu ama benim hoşuma gitti ya, küçük çocukları uçurmuştur diye düşündüm baktıkça. bilmiyom çok mu uçtum hayallerde :D

ha bi de son olarak kaplıcanın bünyesindeki park daha dehşetti benim açımdan, çünkü 6 tane evet tam 6 tane mis gibi demir boru tutuncaklı, odun oturma yerli eski gibi ama değil, benim için süper salıncaklar vardı. şimdiki plastik parklardan değildi. yaklaşık 20 dk hiç durmadan kulağımda mp3le sallandım. süperdi, acayip mutlu oldum. akşamdı bi de, pek bakan da yoktu, yanıma gelip sallanan çocuklarda hiç bişey demediler. sevdim veledleri kehkeh..

ha son olarak simav belediyesinin sitesinde tarihi yerler hakkında açıklayıcı bilgiler var. biz bi rehber eşliğinde gezmediğimiz için pek bişey anlamadan döndük eve ama nette arayınca bulunuyormuş, tabi güzel bişey.

evet, benim için beklenmedik anlarla doluydu bu 2 günlük gezi, iyiydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder